Şöyle bir geçmişe gidecek olursak, ilk izlediğimiz bilim kurgu filmini ya da ilk okuduğumuz bilim kurgu kitabını hatırlıyor muyuz? Büyüklerin tabiri ile "bizim zamanımızda" bu türün en bilinenleri Star Wars, Star Trek, Vakıf serisi gibi eserler idi. Bilim kurgu dünyası, edebiyattan sinemaya ve daha birçok sanatsal türde 20. yüzyılda büyük bir etkiye sahipti. Tabii yanlış anlamamak lazım; bu tür içerikli kitaplar hala çıkıyor, bir sürü yeni film yayınlanmaya devam ediyor. Ancak 20. yüzyılın sonu belki de bu türün patlama evresi idi. Elbette yine de bilim kurgu, özellikle edebiyat türü içinde ilgi çekici bir tür olmaya devam ediyor ve geliştiriliyor.
Bu yazımızda ise bu türün en iyi ve en yaratıcı kitaplarından bahsedeceğiz. Şu anda yaşadığımız yüzyılı, geçmişteki insanların nasıl hayal ettiklerini, ya da bundan çok daha sonrasında neler olabileceğini düşlemeye, anlatmaya çalışan yazarların kitaplarını anlatacağız. Eskiden Asimov, Frank Herbert, Robert Heinlein gibi yazarların yazdıkları kitaplar, gelecekte olacaklara dair çizdikleri net tasvirler, teknolojiden sanata pek çok alanı etkilemiştir. Öyle ki kitapları hala yeniden basılmakta ve bilim kurgu türüne temel olarak gösterilmektedir.
Lafı çok da uzatmadan birçok kişiyi etkilemiş ve filmlere konu olmuş kitaplardan bahsedelim.
Bu süreçte insanlığın biriktirdiği tüm bilgi, tüm ilerleme, kültürel gelişmişlikler yok edilecekti. Bu durum kaçınılmaz olsa da, bu süreçten çıkış veya bu süreçten sonrasına dair bir hazırlık yapılabilirdi. Bu şekilde, gelecek kuşakların yararlanabilmesi için dev bir Galaksi Ansiklopedisi yazmak için psiko-tarih uzmanları bir araya gelir ve galaksinin en ücra köşesinde Vakıf topluluğunu kurarlar…
Bunlar dışında Dune serisi, bir başka bilim kurgu üstadı Arthur C. Clarke’ın ifadesiyle “Yüzüklerin Efendisi ile kıyaslanabilecek tek şaheser kurgu roman”dır. Buna katılınır, katılınmaz, bunu biz bilemeyiz. Fakat emin olmak gerekir ki Dune, yazılmış en önemli bilim kurgu romanlarından biridir.
Herbert bu serisinde, günümüzdeki din, siyaset, ekonomi, kültür öğelerini birbirleriyle karıştırıyor, harmanlıyor ve bizim dünyadan ayrılışımızdan on binlerce yıl sonra evrenin bir yerinde kurulan ve mücadele eden insan “hanedanlıkları”nın hikayelerini anlatıyor. Dune olarak anılan çöl gezegeni Arrakis’te yetişen melanj isimli özel baharat, tüm bilinen galaksinin kaderini belirleyecek güce sahiptir. Tüm mücadeleler de bu baharatın kontrolü için verilmektedir.
1953 yılında piyasaya sürülen bu kitap, bilim kurgu edebi biçimini büyük ölçüde belirleyen eserlerden biridir. Arthur C. Clarke, bir yazar olmasının yanında bir bilimsel araştırmacı ve bir mucitti de. Hatta bugünlere kadar gelen, popüler bir sözü de vardır: “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez.”
Bu türde daha nice eserler yazıldı ve yazılmaya devam ediyor. Biz en bildiklerimizi paylaşmak istedik. Elbette sizlerin beğenileri çok daha farklı olabilir. Yine de her şeye rağmen okumak en güzeli!
Bu yazımızda ise bu türün en iyi ve en yaratıcı kitaplarından bahsedeceğiz. Şu anda yaşadığımız yüzyılı, geçmişteki insanların nasıl hayal ettiklerini, ya da bundan çok daha sonrasında neler olabileceğini düşlemeye, anlatmaya çalışan yazarların kitaplarını anlatacağız. Eskiden Asimov, Frank Herbert, Robert Heinlein gibi yazarların yazdıkları kitaplar, gelecekte olacaklara dair çizdikleri net tasvirler, teknolojiden sanata pek çok alanı etkilemiştir. Öyle ki kitapları hala yeniden basılmakta ve bilim kurgu türüne temel olarak gösterilmektedir.
Lafı çok da uzatmadan birçok kişiyi etkilemiş ve filmlere konu olmuş kitaplardan bahsedelim.
Isaac Asimov - Vakıf Serisi
Yok olmanın eşiğinde bir galaktik imparatorluk, gezegenler arası karışıklık ve gelmesi kaçınılmaz olarak görülen bir barbarlık dönemi. Bu seri, Hari Seldon isimli, Trantor gezegeninde yaşayan, “psiko-tarih” isimli bilim dalını bulan akademisyenin fikirleri etrafında şekillenir. Hari Seldon ve yol arkadaşlarına göre, Galaksi İmparatorluğu, psiko-tarih yöntemleriyle kesinlikle hesaplanarak tahmin edilebiliyor ve bir barbarlık dönemine doğru ilerliyordu.Bu süreçte insanlığın biriktirdiği tüm bilgi, tüm ilerleme, kültürel gelişmişlikler yok edilecekti. Bu durum kaçınılmaz olsa da, bu süreçten çıkış veya bu süreçten sonrasına dair bir hazırlık yapılabilirdi. Bu şekilde, gelecek kuşakların yararlanabilmesi için dev bir Galaksi Ansiklopedisi yazmak için psiko-tarih uzmanları bir araya gelir ve galaksinin en ücra köşesinde Vakıf topluluğunu kurarlar…
Frank Herbert - Dune Serisi
Geçtiğimiz on yıl içerisinde Dune iyiden iyiye popülerlik kazandı. Aslında 1965 yılında yayınlanan ve bilim kurgu okuyucusu çevrelerde bilinse de genel anlamda popülerleşmesi için epey zaman gerekti. Seri bu popülerliği, 2010’lu yıllarda çıkan Amerikan rock gruplarına da biraz borçludur, çünkü bu evrene dair bir sürü şarkı yapılmıştır.Bunlar dışında Dune serisi, bir başka bilim kurgu üstadı Arthur C. Clarke’ın ifadesiyle “Yüzüklerin Efendisi ile kıyaslanabilecek tek şaheser kurgu roman”dır. Buna katılınır, katılınmaz, bunu biz bilemeyiz. Fakat emin olmak gerekir ki Dune, yazılmış en önemli bilim kurgu romanlarından biridir.
Herbert bu serisinde, günümüzdeki din, siyaset, ekonomi, kültür öğelerini birbirleriyle karıştırıyor, harmanlıyor ve bizim dünyadan ayrılışımızdan on binlerce yıl sonra evrenin bir yerinde kurulan ve mücadele eden insan “hanedanlıkları”nın hikayelerini anlatıyor. Dune olarak anılan çöl gezegeni Arrakis’te yetişen melanj isimli özel baharat, tüm bilinen galaksinin kaderini belirleyecek güce sahiptir. Tüm mücadeleler de bu baharatın kontrolü için verilmektedir.
Arthur C. Clarke - Çocukluğun Sonu
Bir başka şaheser daha. Bu eserde insanlık bir süredir çok gelişmiş ve tamamen yabancı bir uzaylı ulusla temas halindedir. İnsanlardan çok daha gelişkin teknolojik aygıtlara ve iletişim biçimlerine sahip olan “Hükümdarlar”, dünya üzerindeki tüm toplumların, tüm hükümetlerin üzerinde bir karar merci haline gelmiş durumdadırlar. Bir planları vardır, ama o planlarının ne olduğunu kimse bilmemektedir. Görüştükleri üst düzey insanlar, Birleşmiş Milletler Başkanı bile, neyin peşinde olduklarını tam olarak kestirememektedir. Nereden geldikleri, nasıl yaşadıkları, nasıl ilişkiler kurdukları da yaşayan insanlar için bir sırdır.1953 yılında piyasaya sürülen bu kitap, bilim kurgu edebi biçimini büyük ölçüde belirleyen eserlerden biridir. Arthur C. Clarke, bir yazar olmasının yanında bir bilimsel araştırmacı ve bir mucitti de. Hatta bugünlere kadar gelen, popüler bir sözü de vardır: “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez.”
Bu türde daha nice eserler yazıldı ve yazılmaya devam ediyor. Biz en bildiklerimizi paylaşmak istedik. Elbette sizlerin beğenileri çok daha farklı olabilir. Yine de her şeye rağmen okumak en güzeli!